12 Nisan 2011 Salı

Ünlüler ve Ünsüzler işte bütün mesele bu !

Bir kaç gün önce ev arkadaşımla (kendisinden, minik olan her şeyden tiksindiği için Gıllikçi diye bahsedeceğim) şehir merkezinde dolaşıyorduk,burada Cumartesi günleri her yer saat 18:00 da kapanıyor ki özellikle Türkiye gibi  gecenin 12 sinde canım döner çekti yaee diye gidip istediğin yerde dönerini yiyebildiğin bir ülkeden geliyorsan,burası çok çok sıkıcı!Neyse güneş kremi alıcak bizim kız saat 6 ya 10 var koştur koştur bir alışveriş merkezine gidiyorduk ki Gıllikçi ''Laaaaannn Ajda Pekkaaaan'' diyerekten kolumu sıktı,kafamı kaldırdım bir de ne göreyim bizim Super Star  tam karşımda.0 makyaj,ipek bir gomlek altına kot pantolon ve ayaklarında spor çizmeleriyle öyle duruyor."Gidip bir merhaba desek mi?Ayıp olur mu?Rahatsız olur belki en iyisi hiç yanaşmayalım biz." falan diye konuşup bir yandanda çaktırmadan kadını izliyoruz.


Ajda'nın suratı 5 karış,yanında bir kadın var bunun bavulunu taşıyan (Ethel Sason'du sanırsam),onunla 1 kelime konuşmuyor,O kadın da gelen geçene yol soruyor,bir aşağı bir yukarı yürüyor bunlar,belliki kaybolmuşlar.En sonunda "Ya gidip fotograf falan çekilmeyi istemiycez ki niye rahatsız olsun,hem yolu bulamıyorlar,Ajda her an sinirden infilak edicek gibi duruyor,yanındaki de helak oldu bavulla bir oraya bir buraya biz en iyisi yardım edebilir miyiz bir soralım."dedik.Üstelik yine de rahatsız olabilirler diye ikimiz birden gitmedik ben bir kaç adım geride durdum arkadaşım yaklaştı bunlara,"Pardon" dedi.İlk anda Ajda kafasının yarısını bizim kıza doğru çevirdi.Gıllikçi Türkçe olarak ''Yol sorduğunuzu duyduk,isterseniz ben yardımcı olabilirim." dedi İşte o anda Ajda bir depara kalktı,aklınız durur sanki arkadan Haçlı ordusu kovalıyor ya da ne bileyim Orklar peşinde bizimki canının peşinde öyle kaçıyor...Diğer kadında ''Yok yok hallettim ben.'' dedi ve   aynı hızla arkasını dönüp Ajda'ya yetişmek için koşturmaya başladı...Biz şoktayız ama,hiç böyle bir muamele görmemişiz.Kendimizi o kadar kötü hissettik ki o an hani sanki istemeden ele dökülmüş hipoymuşuz da yıka yıka yağımız kalıyormuş,ya da ne bileyim Banyo giderine sıkışmış bir tutam ektra kalın ve siyah saç kılıymışız gibi bir eziklik çöktü üstümüze.


 ''Ya teşekkür bile etmedi be kadın.''


''Boynuna falan da atlamadık ki,gayet sakin yardımcı olabileceğimizi söyledik.''


''Hadi fotografını çekip televolelere falan yollayacağımızı düşünse,ulan elimizde fotograf makinesi bile yoktu bee.''


''Yok yok bunlara insanlık falan göstermiyeceksin,böyle davranacaklarını bilsek bırakırdık tüm şehri ellerinde bavul,sinirleri burunlarında gezip dursunlar,nerden bilelim.''


''Hayır seni napıyım ben hadi bir Kıvanç olsun Engin olsun ne bilim Kenan olsun gelse de kaçsa hatta topuklarını poposuna vura vura kaçsa haklı derim,bak kendimden sorumsuzum o vakit açık açık söylüyorum da sana napıyım ben be kadın.'' diye konuşa konuşa yürüdük,o arada da güneş kremini almaya yetişemedik tabii.


Düşünüyorum düşünüyorum,bu tavıra bir anlam veremiyorum...Hayır gününde değilsindir,ne bileyim her şey herkes batıyordur o gün sana,kimseyi göresin yoktur,bunalmışsındır hayranlarından ama kaybolduğun bir anda sana yardımcı olmak isteyen birine de bir Sağol dersin be Süperstarcım.


Gıllikçi bu konuya ''Yok benim için ünlüler bitmiştirr.Daha görürsem ünlü birini en büyüğünden güneş gözlüğümü takar, kafamı ters tarafa çeviririm.'' diyerek son noktayı koydu.

Yağmur demem Çamur demem yollarınaaa düştüm canım.