Bir kaç ay önce kocam ben ve Türkiye'deki en yakın arkadaşım (kendisine Samantha Jones'un kısaltması olan SJ diye hitap edeceğim.Nedenlerini bir ara anlatırım.) Amsterdam'da buluştuk.Nasıl heyecanlıyız ama uzun zamandır bunun hayalini kurmuşuz ve işte Amsterdam tüm o kanalları,red lightı,seks ve uyuşturucu kokan sokakları ve bitmek tükenmek bilmeyen eğlence hayatıyla karşımızda!
Hepimizin ilk Amsterdam'ı.Dolayısıyla internetten ve daha önce giden bir kaç kişiden edindiğimiz bilgiler dışında hiç bir şey yok elimizde.İlk günlerde neler yaptığımızı daha sonra yazacağım.Sondan başlayıp en son gün başıma ne geldiğini anlatmak istiyorum.
Ertesi sabah saat 6 da uçağımız var.Amsterdam'da son gecemiz.Uçağı kaçırmaktan korktuğumuzdan sarhoş olmak,geç saatlere kadar bir yerlerde eğlenmek ya da red light *da kaybolmak istemiyoruz. Dedik ki bir coffee shop a gidelim ve son son spacecake** yiyelim.Hayır,ilk gun zaten birer dilim yemişiz ve hiç birimize hiç bir şey olmamış ama tadına bayılmışız,bir yandan da internette hakkında bunca şey yazılan space cake in tadının harikalığı dışında hiç bir etkisini görmemenin burukluğu içindeyiz.
Efenimesoyliyim sonunda şuraya gitmeye karar verdik.Ocean's Twelve de sevgili Matt,George ve Brad şenlendirmişler bu mekanı.Filmin o kısmını da şuradan izleyebilirsiniz.
Neyse sonunda keklerimizi aldık.Ambalajlarında yazan 'Acil durumlarda şu numarayı arayın,etkisini hemen görmeyebilirsiniz,acele etmeyin,ufak bir parça yiyip biraz bekleyin.'uyarılarını etrafımızda kekleri hüpleten 14 yaşında ergen topluluğuna ve kekini bitirdikten sonra parmağını şöyle bir yalayıp karşısındaki amcayla kahvesini yudumlaya yudumlaya sohbetine devam eden 60-65 yaşındaki teyzeye bakarak umursamadık.Nereden bilirdik azizimm nereden bilirdik!
SJ ve kocam ikinci keklerini de midelerine indirdiklerinde ben bir garip hissetmeye başlamıştım.Masaya bakmakta olan gözlerimi şöyle bir havaya kaldırmamla o dumanlı ve rengarenk ortamdaki bütün ışıklar 10 saniye geriden yetişip yerleştiler yerlerine.Sanki baktığım bir renkli ışığı beynimin algılaması arasında zamanda kayıp bir geçit vardı.Totomun 3,5 atması işte tam bu anda başladı.Biri 'Bana bir şeyler oluyor.' dedi ve o birinin ben olduğumu anlamam yaklaşık 5 saniye sürdü.
'Çıkalım burdan.' dedim,kendimizi dışarı attık.Aynı etkiler kocamda da baş göstermişti.SJ de ise hiç bir şey yoktu.Hani normalde yürürken ayağınızın altında sert zemini hissedersiniz ya işte o Tanrı'nın bize verdiği en büyük lütufmuş ben bunu o gün anladım!Yürüyorum ama sanki o taşlar hamur misali yerin dibine giriyor.İçimden bütün uyuşturuculara,bilimum keklere bildiğim bütün küfürleri ediyorum.Bir ot insana bunu yapar mı!!İnsan bundan zevk alabilir mi?!Neyse zaten bunları çok da düşünemedim,o sırada vücudumdaki bütün gücü doğru düzgün yürüyebilmeye kanalize etmiştim.
Kendimizi otelimize attık.Ben yatağa uzandım.Buz gibi terler dökülüyor yüzümden.Akabinde de bütün vücudum seğirmeye başladı.Nasıl iğrenç bir şey anlatamam.Kontrolünüz dışında gözünüz atar ya bazen hani misafir gelicek derler,işte aynı şekilde bütün bacaklarınızın attığını düşünün.S.çmışım misafirine gel gel bitmedi!!İki tarafımda SJ ve kocam endişe dolu gözlerle bana bakıyorlar.Geçicek merak etme,aslında bir şeyin yok falan diyorlar.Hatta bir ara SJ 'Korkma kekten kimse ölmedi!'dedi titreyen bir ses tonuyla.Hemen ardından da aralarında fısıldaşmaya başladılar.Kocam ambulans çağıralım hadi ara diyor...Benimse beynim öyle bir çalışıyor ki o an.Ulan diyorum ambulans çağırırlarsa biz uçağı kaçırırız,bu iş büyür.SJ nin annesi babası duyar.Bizimkilerde biz aslaa yemedik o kekten ama Ale çok ısrar etti,tutamadık,kurabiye canavarı misali saldırdı keklere.Çok üzgünüz çok,Ale'yi nasıl engelleyemedik.' der bunlar.'Hepimiz yedik hatta biz 2şer tane yedikte bu aptinin bünyesi kaldıramadı.' diyecek halleri yok ya.Tam ambulansa telefon açıcaklarken kalan son gücümle 'HAAAYIIIIIIIIIIIRRRRRRR.' diye bağırdım.Beni ikna etmeye çalışıyorlar ama banamısın demiyorum.İyiyim daha iyiyim falan diyorum.Yalan!O an ödüm kopuyor ölmekten.Arkamdan Türkiye'deki gazetelerin atacağı manşetleri düşünüyorum:
'Amsterdamda uyuşturuculu kek yiyen Türk kızı öldü'
'Uyuşturucu bir genç kızın daha canını aldı.'..Boyle 12 puntoluk yazılar gözlerimin önünde uçuşuyor.Sonra da kocamla ve SJ ile röportaj yaparlar:
Olay anında merhumun yanında bulunan kocası ve arkadaşı SJ 'Çok engellemeye çalıştık ama bizi dinlemedi.' dediler...
Orada vücudumun her parçası ayrı ayrı atarken öyle bir sinirlendim ki, bunlara bir ceza vermeliyim dedim.Bir anda türk filmlerinden gördüğüm kadarıyla gerçekçi olmaya çalışıp kafamı yana düşürdüm ve soluğumu tuttum.İkisi birden nasıl bağırıyorlar görmelisiniz,sarsıyorlar beni,kocam ağlıyor...O an kriz geldi bana nasıl gülüyorum ama...Bu sefer de bir yandan SJ bağırıyor bir yandan kocam 'Nasıl yaparsın bunu bize,hiç komik değil.'diye...
'Kusura bakmayın kafam iyi.'dedim ve başladım kusmaya...O kusma eylemi var ya Allah ondan razı olsun!!
Hemen hemen hiç uyumayıp uçağımıza yetiştik ve ben bir daha space cake yemeye tövbe ettim tövbe!
Bilmeyenler icin not:
*Red Light District:Bilimum güzel kadının dar sokakların iki yanında küçük camekanlı kırmızı ışıklandırıkmış odalarda çoğu fosforlu olmak üzere iç çamaşırlarıyla durduğu Hollanda'nın fuhuş sektörünün kalbinin attığı yer.Transeksüellerin odalarının ışığı mavi yanıyor.
**Spacecake:İçine cannabis otu konulan kek çeşidi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder