Çocukken iki şeyden ölümüne korkardım,bunlardan ilki anne ve babamın ölmesiydi ki bunun temelini parklarda anneme "Aaaaa torunun mu,çoook şekerrr."diyen teyzelerle ilkokula başladığımda "Dedenn mii?" diye soran sevgili sınıf arkadaşlarımın attığına hemen hemen eminim.İkincisi ise daha da önceden beri benimle:terkedilme korkusu…
3 çocuklu bir ailenin en küçüğüyüm.Çocukluğumdan beri ne zaman kötü bir şey yapsam "Aynı abin gibi bet huylusun." Ne zaman ucundan bir başarı yakalasam ;"Ama ablan çok daha iyilerini yaptı." denildi bana ki bu kardeşi olanların kara yazısı,illa ki kıyaslanacaksın…
Mesela ablam…O her şeyin en güzelini zaten başarmıştı benden önce,ne yaparsam yapayım annemlerin ona bakarken gözlerinde gördüğüm ışıltıyı göremeyecektim,ayrıca işin kötüsü ona kızamıyordum,tüm bu mükemmel özelliklerin yanında harika bir ablaydı da çocukken onu çağırdığım şekilde Dünyalar kraliçesi…İkincisi kem talihim beni abime benzetmişti,ailenin arıza oğluna benzemekten daha kötü bir şey söyleyin bana…Ben söyleyeyim ; ışık saçan -başarılızekiherşeyindoğrusunubilenaslayanlışyapmayan - ablaya zerre kadar benzememek.Mesela 5,6 yaş civarından bir sahne var aklımdan hiç silinmeyen: Evimizdeki merdivenlerin en son basamağındayım,banyo yapmak istiyorum,işten yeni gelmiş anneme "Anneeee beni yıkaaaa."diyorum,kim bilir neye sinirlenmiş o an: "Sen de hiç bir şeyi beceremiyorsun tek başına,ablan senden küçükken başlamıştı kendi kendine yıkanmaya,gir yap banyonu diyip bana doğru bir şişe atıyor."Tutuyorum -dalin şampuan-,sonrada ağlaya ağlaya tek başıma ilk banyomu yapıyorum göz yakmayan o şampuanla…Mesela arabada şehirler arası yolculuk yaparken kesinlikle uyumadım belli bir yaşa kadar.Korkuyordum çünkü…Sanki ben uyusam evden çok uzakta bir yolun kenarında beni atıvereceklerdi…Arabanın arkasında uyur numarası yaparak gideceğimiz yere varmayı beklerdim.
Hem annem hem babam çalışıyordu,ablam ve abimde yaş olarak benden oldukça büyük olduklarından farklı şehirlerde üniversite okuyorlardı.Bir evin 2 büyük çocuğunun gölgesini saymazsak tek evladı idim.İtiraf edeyim :tüm yukarıda anlattıklarıma rağmen çok eğlenceli bir çocukluk geçirdim.Oturduğumuz yer müstakil evlerin olduğu yemyeşi bir alandı.Beni büyüten teyze dediğim bir bakıcım vardı.Bütün gün sokaklarda koşturur,mahalledeki tüm ağaçlara tırmanırdım.O, akşam üzeri 4 gibi gider,annem eve 6 gibi gelirdi.O arada da komşular göz kulak olurlardı.Gayet özgür bir çocuktum. Kah bahçede yavrulayan sokak köpeğinin yavrularının arasında kendime yer açıp sütünün tadına bakarak kah komşunun oğluyla sevmediğimiz cadoloz bir teyzenin evine çürük portakallar atarak geçti,gitti o yıllar.
Çalışan ve iş dolayısıyla seyahat eden bir annenin ve uzak bir ülkede çalışan babanın çocuğu olmanın en kötü yanı havaalanlarındaki uğurlama törenleriydi.Günlerce ağlardım her gidenin ardından…Çok özlerdim,gün sayardım…Bir komşu teyze vardı,onun annesi gelmişti yanına "Ne gezginci hatunmuş bu kızın anası,hiç yok ortalıkta."demişti.O kadar çok özledim o kadar çok özledim ki o zamanlar,özlemeyi tükettim….Şimdi ailemden millerce uzakta başka bir ülkede yaşarken en ufak bir özlem hissedemiyorum onlara karşı.Çok seviyorum,evet ama özleyemiyorum işte…O duyguyu büyürken bir noktada kaybettim,gerekliydi bu.Arkadaşlarım şaşırıyor,ne kadar duygusuzsun diyorlar,annem,babam sitem ediyor,çok nadir aradığım için,ama ne yapayım ne kadar derine bakarsam bakayım bulamıyorum..Bir zamanlar bir küçük kız ağlarken havalanan bir uçağın ardından gözünden düşen bir damla yaşın içinde kayboldu gitti belkide.
Çocukluğum kendimi değersiz hissederek geçtiğinden olsa gerek yaşım ilerledikçe ikili ilişkilerde "Birilerinin en değerlisi olma" isteği başgöstermeye başladı.Hani Angelina Jolie gelse ,"Bu kim ki Ale'nin yanında!" diyecek kadar kör kütük sevsin istedim sevgililerim beni…16 yaşında,ilk sevgilime "Şimdi bir bardasın,inanılmaz güzel ve seksi bir kadın geldi,kucağına oturdu,şeyin kalkar mı?" diye sorup "Ya kalkmaz,senin dışında kimseye kalkmaz,valla!"cevabını alana kadar somurtmam da,aynı çocuğa tüm psikopatlıklarına,yer yer şiddetine,bitmek tükenmek bilmeyen komplekslerine rağmen 7 yıl boyunca katlanmamda tam bu yüzden.Hani o seviyordu ya beni,onun için en kıymetliydim ya,bensiz yapamazdı,beni asla aldatmazdı ya ne yaparsa yapsındı,hayatı bana zehir de etsindi,hiç sorun değildi,ben onun en kıymetlisiydim.
sonra mı?sonra büyüdüm.
eğer özlememekten rahatsız oluyorsanız nimet bu nimet! ben de ailemden 1000 kilometre uzaktayım şimdi ve daha evden çıkmadan özlemeye başlıyorum. ama bu biyerde bana zarar verebiliyor...
YanıtlaSil